10 Ağustos 2011 Çarşamba

Para Para Paraa: Zurich!

Pahalımı mı pahalı, elit mi elit , einstein' ın okuluna bizim de aç karnımıza ev sahipliği yapan şehir:

ZURICH!!

Buranın pahalılığı ile ilgili söylenecek, yazılacak çok şey var, ama bunlar önemli değil, ne de olsa en kötü marketten makarna, schnitzel alır yeriz dimi?? Yok öyle yağma, bir paket makarna bile 4 euro iken evden getirmediğin sandviçlerin için kafanı duvarlara vurmaya başlamak yapılabilecek en doğru şey :)

Neyse daha fazla iç karartmaya gerek yok , böylesine pahalı şehir için yazacak başka şeyler de var elbette. Klasik bir görünüm, içinden kanal geçen bir avrupa şerhri daha! Yine bir mitfahr sonucu ulaştığımız bu şehirde bir tren yolculuğu 5 euro olduğu için gezilecek yerleri şehir merkeziyle sınırlı tutuyoruz. Kanal varsa bot turu da var tabii, en azından şehirdeki en makul fiyatlı aktivitelerden bir tanesi. China Garten biraz alakasız da olsa gezerken insanın içini açan yerlerden.

Cumartesi akşamı, bir de gece görelim şehri, çok övdüler gelmeden, resimdeki derenin gece ışıklar yansımış şekildeki görüntüsünü. Burada geceler de gündüzler gibi, bir içki 20 Frank(~Euro)civarında :)

Çok ekonomik yönleri oldu ama gerçekten aklımda kalanların için büyük bir orana sahip buradaki parasal olaylar, bir mühendis başlangıç maaşı....vee: 7 bin EURO. Evet aynen öyle, ama gözümüzde büyütmeye gerek yok, yaşam pahalılığı hakkında çoktan bir fikriniz var :)

En çok şaşırtan şeylerden birisi de Almanca konuşulan bir ülkede bu kadar çok bayırın olması. Bayır dediğime bakmayın bizim 4. levent bayırının yanında hiç kalır ama, her yere bisikletle gidilen dümdüz şehir Karlsruhe' den sonra insan yadırgıyor tabii biraz :)

Dağlar yalnız çok içimde kaldı, pek vakit olmadığı için maalesef heidi nin yanıa gidemedik :) Herkesin mutlaka gör dediği dağımsı yerler: Jungfrau ve Uetliberg. Artık belki bir dahaki sefere.

Evet bir de einstein okulu meselesi var: ETH Zurich. Gerçekten zor okul, daha ilk seneden insanların %60 ının kaldığı, ikinciye kalanların atıldığı bir okul.

Dönüş yolu, yine mitfahr :) Sevgilisi Zurich' te yaşayan yaşlı bir kadınla dönüyoruz, kadın zor ayrılıyor sevgilisinden, duygulu anlar :)
Stuttgart a kadar geldikten sonra oradan da son gün ayarlayabildiğimiz başka bir mitfahr ile Karlsruhe ' ye dönuyoruz. Porsche ve Daimler de deneyimi olan bir arkadaş, Istanbul anılarını anlatıyor, o da Stuttgart tan sevgilisinden dönuyormuş , baya romantik bir gün oluyor :) Kısa süreliğini de olsa belki bir daha hiç görmeyeceğimiz birinin hayatına dahil oluyoruz, yorgunluk var tabii biraz, haftaya rest weekend!!


9 Ağustos 2011 Salı

Ohh be renkli binalar: Strasbourg :)

Evet sonunda, o karanlık gri alman mimarisinden sonra ilaç gibi geldi valla :) Petit France tam bir cennet , dediğim gibi o karanlık binalardan sonra hem güneşin hem de renkli binaların etkisiyle içim açıldı.

Yol arkadaşları Gökçe ve Can ile bütün gün yine yol arşınlıyoruz, kanal kenarındaki kafe sohbetimize Alican bir şekilde dahil olmayı başarıyor, gerek otobüsteki performansı gerek gökçelerdeki performansıyla yine kulaklarını çınlattık :D

Kanal bot turu boyunca uyuyan Gökçe' nin aklına kalan yegane bilgi "Kız meselesi yüzünden kavga eden aileler", seviyosa gidip konuşsun aabii :)

Günü birlik gayet yeterli bir gezi oldu , göz gönül açan , yaz mevsiminde olduğumuzu hatırlatan,
yakın yerlerde olanların mutlaka görüp gezmesi gereken yer, gönülde yatan aslan Paris, şu an ,
bakalım öğrenci hesabı bir yol bulunursa oralarda da aylak aylak dolaşmak kısmet olur belki :)

Otomobil cenneti, Daimler' in Anavatanı: STUTTGART...

.
Yorucu olmaması gereken bi haftasonu...
Stuttgart, mitfahr, mercedes, porsche müzeleri,

Hedef tespit edildi :)

Sabah mitfahr ile başlayan yolculuk, gara gelen orta yaşlı hippi bir kadın ve yanında en az onun kadar hippi iki çocuk, telefonu çeviriyorum, henüz kimle yolculuk edeceğimi de bilmiyorum, bu üç arkadaştan birinin de aynı anda telefonunu açmaması için dua ederken, bir anda kendimi onların yanında buluyorum :)

1 buçuk saatlik yolculuğumuz esnasında 15-16 yaşlarındaki çocuk başlıyor kız arkadaşını nasıl götürdüğünü anlatmaya, anne de bir yandan votkayı çocuklarına ikram ediyor, Stutgart tren istasyonunda vedalaşıyoruz :)

Otomobile doyduğum bir gün, tarihin her köşesinden bu kadar müthiş arabalar bir arada :) Porsche nin müzesi Daimlerin kine göre biraz daha küçük, ama ikisi de dudaklarımı uçuklattı.

Bu acayip makinelerin içindeki teknik , tam bir köyden şehre inme etkisi yaratıyo. Şehrin her yeri buram buram alman teknolojisi kokuyor, tam merkezde ana tren istasyonun tepesinde de mercedes in eşek gibi amblemi bi o yana bi bu yana dönüp duruyo :)

Karlsruhe nin sakin havasından sonra İstanbul' un renkliliğine ve kalabalığına yakın bir yer görmek iyi geldi , zaten çok da yabancı gelmedi, Almancı arkadaşlar Hauptstrasse yi istiklar yapmışlar :)

Buradan anılar böyle, umarım bir daha gitme fırsatım olur...